28 Kasım 2007 Çarşamba

"Denizden Gelen Kadın" adlı oyunun konusu


Ellida Dr.Wangel'in kendisiyle evlenmesinden önce bir denizciye söz vermiştir. Ancak denizci ordan kaybolmuştur. Yıllar geçtikçe Ellida' nın aile yaşamı zorlaşır. Üvy kııula rası kötüleşir. Kendi doğurduğu çocuğu yoktur.Hayatında mutsuzdur. Sonra denizci tekrar ortaya çıkar ve Ellida' nın sözünü tutmasını ister. Ellida karar verme aşamasındadır ve kocasından vereceği karara saygı duymasını ister. Acaba Ellida ne karar verecektir?

"Henrik Ibsen" Kimdir?


Henrik İbsen Norveçli ünlü bir tiyatro yazarı ve şairidir. 1828 - 1906 yılları arasında yaşamıştır. "Eleştirel gerçekçi` edebiyat anlayışının tiyatrodaki öncüsü, çağdaş tiyatronun kurucularındandır.
19. yüzyılın diğer büyük oyun yazarları gibi romantik, bireyci ve anarşist bir dünya görüşünün etkisinde yapıtlar vermiş olan İbsen, yazdığı eleştirel gerçekçi oyunlarda toplum bireylerinin yanılsamalarını, nevrotik ve ruhsal çalkantılarını açığa sermiş; bireyin boşa çıkan yaşam uğraşını, toplumun dış yüzü ile iç yüzü arasındaki karşıtlığın yol açtığı çelişkilerin üstesinden gelemeyişini irdelemiştir.
Onun hakkında şöyle denilmiştir: "Ibsen’in tiyatrosu, modern tiyatronun Roma’sıdır. Bütün yollar ona çıkar, bütün yolların başlangıcında o vardır."

Henrik İbsen' den "Denizden Gelen Kadın"


Homeros'un İlyada adlı eserinin oyunlaştırılması çalışmaları sona ermiştir.
Aramıza yeni katılan "Hüseyin Dinç" adlı arkadaşımızın katkılarıyla iki kişilik yeni bir oyun çalışmalarına başladım.
Oyunu hocam Hilmi Bulunmaz bize önermiştir.Oyun Norveçli yazar Henrik İbsen' in "Denizden Gelen Kadın" adlı eseridir.Eser "Beliz Güçbilmez" tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Ben "Doktor Wangel" 'i canlandıracağım. Hüseyin de "Arholm" adlı kişiyi canlandıracaktır.
Hocamız oyundan bir diyalog sahnesi üzerine çalışmamızı istemiştir. Bu hafta sonuna kadar rollerimizi ezberlemek zorundayız.

26 Kasım 2007 Pazartesi

Coşkun Büktel' den "Theope"


Coşkun Büktel'in "Theope" adlı oyununu okudum.
Konusunu kısaca anlatayım:
Heykeltraş Menoikeus, yedi yıl önce kaybettiği ve çok sevdiği "Theope" adlı kadını yeni bulmuştur. Onu kendi şehri Theabai' ye getirir.
Kent Argos ordularının kuşatması altındadır. Şehrin kâhini Teiresias kentin kurtuluşu için Menoikeus 'in kendini feda etmesi gerektiğini bildirir. Menoikeus, acaba çok sevdiği ve yeniden kavuştuğu Theope'sini bırakıp şehrin kurtuluşu için canını feda edecek midir?
Saldırılan, yakıp yıkılan bir şehirde üstelik veba gibi bir hastalığın kol gezdiği bir şehirde bir aşk öyküsü anlatılmaktadır. Öyle bir aşk ki bu, sevdiği kadın için bir şehri yakabilecek kadar kör bir aşk bu...Savaş, şehrin kralı ile onun kardeşinin başında olduğu Argos orduları arasında geçmektedir. Kral demokrasiyle şehri yönetmektedir. Savaş zamanında bile bundan ödün vermemektedir.
Oyunda iç içe geçmiş aşk hikayeleri, kişisel hırslar, türlü yalanlar, verilen sözler uğruna yitirilen canlar vardır. Tüm bunlar ustalıkla birbirleriyle kurgulanmıştır.
Yazı dili yalın, okunması kolay bir oyundur.
Yazar bu eseri için "Türk dilinde yazılmış en iyi oyun" demiştir.
Siz de bu eseri okuyun ve kararı kendiniz verin...

Coşkun Büktel' den "Türk Tiyatrosundan İnsan Manzaraları"


Coşkun Büktel' in "Türk Tiyatrosundan İnsan Manzaraları" adlı kitabını okudum.
Yazar bu kitabında Türk tiyatrosunda bir çok kişiyi eleştirmektedir. Eleştirdiği kişilerin cevaplarını da bu kitapta yer vermiştir.Tüm eleştirilerini bilgi ve belgeye göre yapmaktadır. Eleştirilen insanların çoğu bir şekilde Türk tiyatrosunun yönetiminde yer alan kişilerdir. Bu kişilerin nasıl Türk tiyatrosuna zarar verdiklerini bir bir açıklamaktadır. Maalesef tiyatromuzda da kendi menfaatlerini üstün tutan kimseler mevcuttur. Bunlar kendi çıkarları için kendi yandaşlarının oyunlarını devlet tiyatroları repertuarına seçmekte, sevmedikleri kişilerin oyunlarını afaroz etmektedirler.
Coşkun Büktel' in "Theope" adlı oyununun başına gelenleri bu kitapta görmekteyiz.
Coşkun Büktel kendi yazdığı bu eserin yönetmence budanmasına razı olmadığı için, başına gelenleri bu kitapta anlatmaktadır.
Yazar bu kitabıyla adeta Türk tiyatro dünyasından afaroz edilmiştir. Yazdığı oyunlar artık oynanmamaktadır.
Yazarın dili keskindir. Eleştirdiği kişileri neredeyse yerin dibine sokmaktadır.
Yazara karşı durabilmek için en az onun kadar donanımlı olmak lazımdır. Ne var ki eleştirilen kişiler onun kadar donanımlı olmadığı için (aslında eleştirilen kişiler de eleştirilerin doğruluğunu görmektedirler ama inkar etmektedirler) genellikle hiç cevap vermemekte ,kaçamak cevaplar vermekte veya küfürlü, hakaret dolu cevaplar vermektedirler.
Türk tiyatrosunda dönen dolapları, yapılan insan kayırmalarını, yetersiz eserlerin nasıl repertuara alındığını, para ödülleri için insanların neler yaptıklarını görmek istiyorsanız, bu kitabı okumalısınız.