25 Aralık 2007 Salı

"Savaş İkinci Perdede Çıkacak" adlı oyun


Oyunun biletini bir ay önceden internetten almıştım. Bileti bu kadar erken alınca ilk sıradan bir koltuk alma şansına sahip oldum.

Oyun Devlet Tiyatroları' nın Oda Tiyatrosu' nda oynandı. Oyun 2 perdeliktir. Süre olarak 2.5 saatten fazladır.

Oyunun sahneye koyulmasında emeği geçenlerin ve oyuncuların adları aşağıdadır:

Yazan: Oldrich Danek
Türkçesi: Yücel Erten
Reji-Tasarım: Yücel Erten
Kostüm Tasarımı: Gülhan Kırçova
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Çiğdem Erken
Dans Düzeni: Cihan Yöntem

Oyuncular:
Hakan Meriçliler, Levent Güner, Alpay İzbırak, İpek Bilgin, Burak Şentürk,Şenay Gürler, Esra Ruşan, Selen Domaç, Deniz Evrenol, Zeynep Akkaya, Nazlı Uğurtaş, Hale Şenözgen, Gürsan Piri Onurlu, Efe Ünal, Destan Batmaz

Orkestra: Ayca Daştan, Tansu Eğinlioğlu, Derya Davulcu

Çek yazar Oldrich Danek'in bir aktörün anıları üzerinden tiyatro sanatının gücünü ve büyüsünü anlattığı bir oyundur.

Hastanede son günlerini yaşayan aktör Brendl' ın tiyatroya başladığı ilk günden hayatının son gününe kadarki yaşadıklarından kesitler sunulmaktadır. Brendl tiyatroya o kadar aşıktır ki tiyatro için şerefini bile satabilmiştir. İzleyicilerle buluşma tutkusu o kadar yüksektir ki, onu ikinci dünya savaşında nazilerle işbirliğine kadar götürmüştür.

Oyundaki tüm oyuncular çok iyiydi. Başrol oyuncusu Hakan Meriçliler' i çok beğendim. O' nun bu oyunuyla bir çok ödül kazanacağını kuvvetle düşünüyorum.
Oyundaki müzikleri, dekoru beğendim. Oyundaki yavaş çekimler de oyuna çekicilik katmış.

Ben bu oyunu çok beğendim. Son yıllarda seyrettiğim en iyi oyun budur. İzleyicileri tiyatrodan soğutacak oyunları uzun yıllar seyrettikten sonra bu oyunu izleyince, "iyi ki tiyatro varmış" dedim kendi kendime.

Oyundan çıkarken benim gibi tüm izleyicilerin de bu oyundan zevk aldıklarını gördüm.
Tiyatro sevmeyen yada tiyatroya hiç gitmemiş kişilerin bu oyunu seyretmeleri tiyatroya başlangıç için çok iyi bir adım olabilir. Aynı zamanda tiyatroya yeni başlamış amatör oyuncuların da bu oyundan çok öğrenecekleri şeylerin olduğunu düşünüyorum. Ben kendi hesabıma çok şey öğrendim.

Oyunla ilgili olumsuz şeyler çok azdır. Sadece "vay anasını sayın seyirciler" cümlesi söylenmese daha iyi olacaktı. Oyun çok daha büyük bir sahnede oynansa daha iyi olacaktı ancak bu sahnede oynanması bile oyunun büyüsünü bozamamıştır.

Herkese bu oyunu seyretmelerini tavsiye ederim.

5 Aralık 2007 Çarşamba

"Ben Ruhi Bey Nasılım?" adlı oyun


Devlet tiyatrolarında sahnelenen "Ben Ruhi Bey Nasılım?" adlı oyunu seyrettim.
Oyun yaklaşık 1 saat 10 dakika sürmektedir. Tek perdeliktir.
Eser şair Edip Cansever' in aynı adlı şiirinden oyunlaştırılmıştır.
Başrol oyuncusu Uğur Polat Ruhi Bey' i canlandırmaktadır.
Uğur Polat şiiri beden diliyle söylemektedir. Şiirde Ruhi Bey' in dışında kalan insanlar da sandalyelerine oturup kendi dizelerini söylemektedirler. Oyun tamamen şiire bağlı kalınarak, oyunlaştırıldığı için bu oyuna gerçek anlamda bir tiyatro oyunu denemez.Uğur Polat' ın performansı etkileyicidir.Vücudunu çok iyi kullanmaktadır. Ses tonu, mimikleri çok iyidir.
Oyuna gideceklere tavsiyem şiiri bir kaç defa okumalarıdır.
Şiir sevenlere tavsiye edebilirim.Etmeyenlerse oyundan sıkılacaklardır.

4 Aralık 2007 Salı

"Denizden Gelen Kadın" adlı oyun


Henrik Ibsen' in "Denizden Gelen Kadın" adlı oyununu okudum.

Kişiler:

Doktor Wangel: Ellida' nın kocası
Ellida: Doktor Wangel'in ikinci karısı
Bolette: Wangel' in ilk eşinden kızı
Hilde: Wangel' in ilk eşinden kızı
Arholm: Öğretmen
Lyngstrand: Heykeltraş
Ballested: Ressam, rehber, berber
Yabancı: Denizci

Olaylar Norveç'in kuzeyinde bir liman kasabasında geçmektedir.

Ellida deniz feneri bekçisinin kızıdır. Annesi bir melankolik olup intihar etmiştir. Babası da ölünce Ellida yalnız kalır ve doktorun evlenme teklifini başka bir seçeneği olmadığı için kabul eder. Ellida denize aşıktır. Hep bir denizde giden gemide olmayı hayâl eder. Kasaba halkı ona "Denizden Gelen Kadın" adını takmıştır.Ellida' nın doktorun kızlarıyla arası iyi değildir.
Kızlardan Bolette, gerçek dünyayı tanımak isteyen, yaşadığı yerde kalmak istemeyen biridir. Arholm' un evlenme teklifini kabul eder.
Diğer kız Hilde cesur, alaycı, annesinden sevgi bekleyen ama bunu göremeyen biridir.
Doktor eşini çok sever ama eşinin mutsuzluğunun nedenini bir türlü anlayamaz. Arkadaşı Arholm' dan yardım ister. Ama Arholm' un ona yardım etmesi mümkün değildir.
Olayların merkezinde bir yabancı vardır. Bu yabacının adını bilmeyiz. Yabancı kendini anlatmaz. Yabancı ile her türlü bilgiyi Ellida' dan öğreniriz. O geçmişte Ellida' yı sevmiş, Ellida da onu sevmiştir. Yabancının bir cinayet işlemesiyle aniden kaçması ve bir daha geri dönmemesi Ellida' yı çok etkilemiştir. Zamanla onu unutmuştur. Ancak onun ansızın dönmesi ve Ellida' nın kendisiyle birlikte gelmesini istemesi Ellida' yı büyük bir açmazın içine sokmuştur. Yabancı Ellida' dan kendisi ve kocası arasında bir seçim yapmasını ister.Ellida kocasına onunla evlenirken, şartların onu zorladığını, kendi iradesiyle onunla evlenmediğini, bir nevi ona kendini sattığını söyler. Kocasından kendisini özgür bırakmasını ve vereceği karara saygı duymasını ister. Kocasının ona özgürlüğünü vermesi ve tüm sorumluluğu üstüne alması gerektiğini söylemesi üzerine Ellida seçimini yapar ve Wangel' i tercih eder. Oysa tüm belirtiler Ellida' nın yabancıyla gideceğini gösterirken Ellida' nın fikrini değiştirmesine neden ne olabilir. Bunun nedeni kocasının tercihini yaparken ona özgürsün demesi ve sorumluluğunu hatırlatmasıdır. 5-6 yıl süren mutsuz evlilikleri sona ermiş ve sanki ilk kez evleniyorlarmış gibi çok mutludurlar.

Oyunun özü, insanlar özgür olduklarında ve verecekleri kararın sorumluluğunu üstlendiklerinde her türlü şartlara uyum sağlayabilirler.

Eseri çok beğendim ve okunmasını tavsiye ederim.