19 Şubat 2008 Salı

"Yeraltından Notlar" romanı ve tiyatro oyunu


Geçen haftalarda devlet tiyatrolarında sergilenen Dostoyevski' nin "Yeraltından Notlar" adlı romanından uyarlanan oyunu seyrettim.
Oyun iki perdeliktir.Süresi 2 saat 15 dakikadır.Oyunda emeği geçenler aşağıdadır.

Yazan: Fyodor Dostoyevski
Çeviren: Mehmet Özgül
Rejisör: Özgür Yalım
Dekor-Kostüm: Ali Cem Köroğlu
Işık: Önder Arık
Müzik: Alexander Petihof

Oyuncular:
Payidar Tüfekçioğlu
Alptekin Serdengeçti
Ömer Hüsnü Turat
Saydam Yeniay
Ali Fuat Çimen
Toygun Ateş
Ayhan Anıl
Sadık Takır
Rezzak Aklar
Ezgi Çelik
Seyhan Zemberek
Tuna Öztunç
A. Tefik Hiçyılmaz
Hande Gürak, Nevşim Erzat, Yıldız Durucan, Gözde Okur.

Dostoyevski' nin eserini daha lisedeyken okumuştum. Ancak oyunu seyrettikten sonra kitabını bir daha okuma ihtiyacı hissettim. Kitabı da geç bitirince oyun hakkındaki yorumum da gecikti haliyle.Kitabı okumaktaki amacım kitapla oyunu karşılaştırmak istememdi.Kitap bir romandı ve tiyatro oyunu olsun diye yazılmamıştı.Tiyatro oyunu amacıyla yazılmamış bir eserin nasıl oyun haline getirildiğini izlemek hoş bir deneyim oldu benim için.
Engin Yayıncılıktan çıkan ve Türkçe' ye Mehmet Özgül tarafından çevrilen baskısını okudum.Roman iki kısımdan oluşmaktadır.Birinci kısımda düşüncelerini notlara yazan bir adamın hikayesini,ikinci bölümde de anılarını okumaktayız.Adamın ismini bilmemekteyiz.Adam kendinden bahsederken, duygularını ve düşüncelerini açıklarken çok samimidir.İnsanın kendi kendine itiraf edemediği şeyleri bile dile getirmesi, duyduğu suçluluk kompleksinden kurtulma isteğini göstermektedir.Adam asosyal, insanlarla iletişimi zayıf, kendi kurduğu bir kalın kabuk içinde yaşamaktadır.Yazılarını bodrum katında izbe bir evde yazmaktadır, yeraltı kelimesi de buradan çıkmaktadır.Adam memurdur, ancak aylığı azdır, geçim sıkıntısı çekmektedir.Düşüncelerinde kararsızdır. Verdiği kararlardan sık sık pişmanlık duymakta, kendi kendisini yemektedir. Sık sık kurduğu hayallerinde gerçek hayatının tam zıttı bir karaktere bürünmektedir. Yaşadığı toplumu, toplumun aydınlarını eleştirmektedir. Mantık kurallarının örneğin matematikte 2x2 nin 4 etmesi gibi bir sonuçtan ziyade 2x2 nin 5 etmesinin övünülücek bir şey olduğundan bahsetmektedir.
İnsanların mantıklarının peşinde gitmelerinin onları refaha ulaştırmayacağından emindir. Adeta acı çekmekten zevk alan bir kişiliği vardır yazarın.
Yazar ikinci kısımda, bir genelevde karşılaştığı Liza ile yaşadığı anısını anlatmaktadır.
Roman Dostoyevski' nin diğer romanları için bir başlangıç oluşturmaktadır. O açıdan Dostoyevski' nin büyük romanları dışında bunun da okunması faydalı olacaktır.
Roman oyunlaştırılırken esere bağlı kalınmaya özen gösterilmiş, bazı kısımlar çıkartılsa da bunlar bütünlüğe zarar vermemiş.
Oyunun başrol oyuncusu Payidar Tüfekçioğlu çok başarılı bir performans göstermiş, onu seyrettikten sonra içimden bu rolle mutlaka bir ödül kazanır demiştim. Meğerse kendisi bu rolüyle "Afife Jale 2007 En İyi Erkek Oyuncu" ödülü kazanmış. Çok enteresan ama daha evvel seyrettiğim "Savaş İkinci Perdede Çıkacak" oyunundaki performansıyla çok beğendiğim Hakan Meriçliler için de bir ödül kazanır demiştim o da "Afife Jale 2006 En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazanmış.
Payidar Tüfekçioğlu' nun rolü çok baskın olduğundan diğer kişilerin rolleri doğal olarak biraz silik kalmış. Oyundaki herkesin performansı çok iyiydi.
Sahnenin diklemesine hazırlanmış tekerlekli duvarlardan oluşması, dekorun hızlı bir şekilde değişmesine imkan vermiştir. Sahnenin dar ama uzun olmasından dolayı bu teknik iyi düşünülmüştür.Canlı çalınan müzik de çok iyiydi.

Sonuç olarak kuvvetli bir eserin başarıyla oyun haline getirilmesi ve oyuncuların ama bilhassa Payidar Tüfekçioğlu' nun olağanüstü performansıyla bu oyun, son yıllarda seyrettiğim en iyi oyundur. Tüm herkese bu oyunu tavsiye ederim.

Hiç yorum yok: